5 Mayıs 2015 Salı

Iznik Ultra 2015

Barış Özdemir (#282) İznik Ultra 80k Yarış Raporu

Narlıca ’da kendi kendime iki önemli karar aldım. İlki, bir daha hiç bir zaman su alımını ihmal etmeyecektim. Diğeri ise, önümde uzun bir yol vardı. Bu sebeple moralim düzelmeden asla yola çıkmayacaktım.

İznik ultra maratonunu yaklaşık 3 aydır iple çekiyordum. İlk defa 80km koşacaktım. 80 Km parkuru Orhangazi koşusu diye geçiyor ve Örnekköy ’den başlayıp İznik gölünün bir yarısını koşmayı gerektiriyordu. Parkur iki büyük çıkış içeriyordu. Bu çıkışlarda nasıl davranacağım ve nasıl etkileneceğim ise yarıştan önceki merakımın giderek artmasını sağlıyordu.

Cuma işe gitmedim. Sabah biraz dinlendim ve öğleden sonra 2 feribotuyla Pendik’ten İznik’e doğru 136 koşacak arkadaşım Emre (Emre Zeren #85) ile yola çıktık. Diğer arkadaşımız Mehmet 'de (Mehmet Özel #44) 136 koşacak ve eşi Şükran ile akşam bize katılacaktı. İznik ilçe olarak her zamanki gibi yine yarışa yeterince hazır değildi.

Hemen otele gidip eşyalarımızı bıraktık. Otel Zeytin Bahçesini seçtik geçen sene açılmış bu otel beklediğimizden çok daha iyiydi ve çok memnun kaldık.  Arkasından yarış kitlerini almak için Organizasyon çadırına uğradık. Bu sene yarış organizasyonunun gölün kıyısında olması bence çok güzel olmuş.

136 parkuru gece yarısı 12.00’de başlıyordu iki arkadaşıma, moral vermek için bende start ’a gittim.

Bizim yarışımız 10.00’da Örnekköy den başlayacaktı sabah otobüsle İznik’ten Örnekköy’e kadar gidecek ve orada yarışın başlamasını bekleyecektik. Aksilikler sabah başladı ilk önce Numaramı otel odasında unuttum sonra bir koşu gidip aldım. Fakat güneş gözlüğümü almak hiç aklıma bile gelmedi bunun ne demek olduğunu Sölöz den sonra çok iyi anlayacaktım.

Örnekköy ’de yarışı beklerken keşke 10.00’da değil de 9.00’da başlasaydı diye çok söylendim. Vakit bir türlü geçmek bilmedi.

Yarış Sölöz ’e kadar akıp gitti tam göl kenarına olabildiğince hızlı ilerliyordum ön grubu takip eden grubun arkalarında yer alıyordum bu sırada 136’ya katılan arkadaşım Mehmet’i bileği sarılı geri dönerken gördüm. Bu belki ilerleyen bir noktada benimde başıma gelecekti ama bu ihtimali aklıma getirmemeye çalışıyordum. Sadece dere geçişinde ayakkabıları çıkartmak bana ciddi zaman kaybettirdi. Sölöz ’e geldiğimde tam 2 saat geçmişti ve planıma göre öndeydim.  Sölöz ’de hiç durmadan devam ettim. Amacım bir an önce yokuşu geçip Narlıca’ya ulaşmaktı. Fakat yokuş beklediğimden daha uzun ve dikti, oysaki yükseklik haritasından ben böyle okumamıştım. Yarışın sonlarına doğru iyice dikkatim azaldı suyumda kalmamıştı bir de üstüne yanlış bir yola girdim. Bunu fark etmem çok zaman aldı. Toplamda 20 dk. kaybettim. Bu moralimi altüst etti zaten yokuşu tahminimden yavaş çıkmıştım.

Narlıca’ya geldiğimde yarış başlayalı 5 saat 10 dk. olmuştu. Yani 3 saatten fazla dağ ’da kaybetmiştim. 18. sıradaydım. Ama planımın nerdeyse 45dk gerisine düşmüştüm. Motivasyonum yerlerdeydi.
Narlıca ’da kendi kendime iki önemli karar aldım. İlki, bir daha hiç bir zaman su alımını ihmal etmeyecektim. Diğeri ise, önümde uzun bir yol vardı. Bu sebeple moralim düzelmeden asla yola çıkmayacaktım.

Moralimin düzelmesi yarım saatten fazla sürdü ama yola çıkarken çok pozitiftim. Müşküle köyüne kadar bir çırpıda geldim. Yokuş Süleymaniye ‘ye kadar devam ediyordu ve parkurda orman geçişi gibi ilave etaplarda vardı. Bunlara rağmen Süleymaniye öncesinde koşarak ilerliyordum ki biri bana seslendi. Sonra’dan adının Emrah olduğunu öğrendiğim bu arkadaş sayesinde ikinci kez hatalı yoldan dolayı zaman kaybetmeyi ucuz atlattım. Emrah sayesinde çok kısa bir mesafe ilerlemiştim. Hemen döndüm. Süleymaniye ye geldiğimde 8,5 saat geçmişti. Hedefime göre bayağı gerideydim.  Süleymaniye ’de çok oyalanmadan yola devam ettik. Emrah da bitirmek istiyordu ama sadece yürüyebileceğini belirtti ben bu şekilde Derbent ’te cut-off ‘a takılma ihtimalinin yüksek olduğunu söyleyip ona beraber koşmayı önerdim. Muhteşem bir manzaradan geçiyorduk ve güneş bize veda ediyordu. İyi ki güneş batarken bu güzel vadideyim diye düşündüm. Bu duyguyu bir daha nerde yaşarım bilmiyorum.

Hava kararırken lambalarımızı taktık. Yol boyu Emrah çok zorlanıyordu, arada bir Emrah’a ne kadar az kaldığını biraz daha zorlamasını söylüyordum, çünkü daha önceki yarış raporlarından insanların sakat sakat neler yapabildiklerini biliyordum. İkimizde de ciddi bir sakatlık yoktu. Bu sebeple koşmak zorundaydık. Derbent ’e gelirken yolda geçtiğimiz kişilerden kimlerin cut-off’a takılıp takılamayacağını düşündüm. Gece saat 9‘du aileme bitirmeyi söz verdiğim saate ulaşmıştık ve ben Derbent ’den daha yeni çıkıyordum. Yarış başlayalı 11 saat olmuştu.

Derbent sonrasında ben tamamen yanlış bir parkur bekliyormuşum karanlıkta daracık bir toprak yolda bir sürü su ve çamur arasında savaşıyorduk. Önümüzü tam göremiyor çamurlara basmamak için kaçak yollar üretemiyorduk. Önde giden grupla aramızda çok az mesafe vardı ve karanlıkta bir sonra yapılacak çamur banyosunu gelen seslerden anlıyorduk.

Bu yol bitince İznik ’te ufukta belirdi. Emrah ‘a hadi bu son 5Km’i hızlı koşalım dedim. İkimizde de bu enerji vardı. Hatta daha da fazlası olduğuna emindim. Gerçekten Finish çizgisine kadar beraber koştuk ve çizgiyi de beraber geçtik. 

 
Kendi yaş sıralamamda 18. Olarak yarışı bitirmiştim. Toplamda 13,5 saat sürmüştü.  Bitirirken seneye 136 koşmalıyım diyordum içimden.

Hiç yorum yok: